Kartal İlçesi, yerleşim bölgesinde verimli topraklar, iklimi güzel, yeraltı membaa suları oldukça fazla, Ayazma’sı ile meşhur, dünyanın balkonu Yakacık gibi doğal bir güzelliğe sahip olan, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile de oldukça göz kamaştırıcı bir ilçemizdir.
Kartal’ın önemli bir semti olan Yakacık’ta yapılan kazılardan çıkan tarihi eserlerin, yapılan araştırmalar sonucunda Bizans devrine ait olduğu anlaşılmıştır.
6.yüzyıl başlarında kurulan Kartal’ın merkezi Bizans İmparatorluğu döneminde Kartalimen isminde bir balıkçı köyü idi.
Çok eski tarihten beri iskân bölgesi olduğu belirlenen Kartal’ın Bizans devrinden önceki geçmişi hakkında herhangi bir belgeye ya da bilgiye rastlanmamıştır.
1075–1086 yılları arasında Anadolu’nun büyük bir bölümünü Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu olan Süleyman Şah fethetmiştir. Süleyman şah, Kartal’ın da içinde bulunduğu toprakları alarak Üsküdar’a kadar genişletmiştir.
Bizans İmparatoru Alexios Kommenos, Selçuklu Türklerini askeri olarak İstanbul Boğazı’ndan uzaklaştıramayınca Süleyman Şah ile antlaşma yaparak, Bizans İmparatoru Alexios Kommenos ile Anadolu Selçuklu Sultanı Süleyman Şah arasındaki antlaşmaya göre Drakon (Dragos) Çayı iki taraf arasında sınır olarak belirlemiştir.
Bu çay, bugünkü Maltepe’nin batısında Maltepe ile Kartal arasında sınırı teşkil eden ve bu adı taşıyan Dragos tepesinin yanından geçerek denize dökülen küçük bir sudur.
Kartal semti, denize kıyısı olan, güzel konuma sahip bir semtimizdir. Maltepe-Kartal – Dragos sahil şeridi ve Yakacık Ayazma Bölgesi, İstanbul’u panoramik görüntüsü ile seyretmek isteyenlerin, iyot kokusunu içine çekmek isteyenlerin, özellikle de hafta sonlarını açık havada güzel vakit geçirmek isteyen insanların eğlence ve dinlence yeri haline gelmiştir.
Ayrıca Adalar’a yakın olması da turizm açısından Kartal’ın değerini arttırmaktadır. Bunlara ilave olarak, Turistik gezi alanı kapsamına dahil edilmek istenilen yeni projeleri de bulunmaktadır.
İstanbul’un eski yerleşim yerlerinden biri olan Kartal İlçemiz, yapılaşmasını genelde ayrık nizam olarak tamamlamış olup, binaların çoğu ekonomik ömrünü tamamlamıştır. Bazı mahallelerde ise çok yeni bina ve siteleri ile karşımıza çıkmaktadır.
Yapılaşmasını çok önceden tamamlamış olan yerleşim yerlerindeki mevcut yapı stoğu da ekonomik ömrünü tamamlamış durumdadır. Dolayısıyla eskiyen ve depreme maruz kalmış binalarda can ve mal güvenliği de bulunmamaktadır.
6306 sayılı yasanın getirdiği yetkilerle yerel idareler ve Sivil Toplum Örgütleri, vatandaşlarla el ele verilerek mülkiyet hakkını ön planda tutan bir anlayışla, gerekirse ada bazında planlar yaparak, nefes alan, can güvenliği sağlanmış yaşam alanlarına kavuşmuş olunacaktır.
Bu nedenle Kentsel Dönüşüm yasasının vatandaş için ne kadar önemli olduğu da böylelikle öne çıkmaktadır.
Agra Dönüşüm, binalarını müteaahhite vermeyen veya veremeyen mülk sahipleri ile el ele vererek, “Kendin Yık Kendin Yap” modeli ile binalarını yenileme ve eskisinden daha değerli mülk edinebilme imkanı sağlamakta ve tüm hizmetleri finansman dahil tek elden vermektedir.
Anahtar teslimi olarak binalarınızı yenileyebilir, daha sağlıklı, modern, yaşanabilir ve ekonomik değerine değer katılmış mülklerinize kavuşabilirsiniz.
Agra Dönüşüm,mevcut binalarınızı 6306 sayılı yasa kapsamında ve yasanın getirdiği avantajlardan feragat etmeden anahtar teslimi, “Kendin Yık Kendin Yap” sistemi ile tüm işlemleri ve inşaatı yaparak evinizi teslim etmektedir.