Yüzde 92’si deprem kuşağında bulunan Türkiye’de bugün yaklaşık 19 milyon civarında yapı bulunmaktadır. Bu yapı stokunun yaklaşık %50’si ruhsatsız ve iskansız, %60’ı ise 20 yaşın üzerindeki sağlıksız ve yaşam riski olan binalardan oluşmaktadır. Deprem gerçeği ile karşı karşıya olduğumuz bu 6,5 milyon yapının acilen yenilenmesi gerekmektedir. 2012 yılında başlatılan Kentsel Dönüşüm Yasası ile aradan geçen 4 yılda maalesef yaklaşık 125.000 bina yenilenmiştir. Bu hızla gidildiğinde yenilenmesi gereken binaların yenilenmesi yaklaşık 200 yıl sürecektir. Her an deprem olabilmesi gerçeğini göz ardı etmeden bu süreci hızlandırmak hepimizin görevi olmalıdır. Bugüne kadar süreç yavaş ilerlemiş olsa da Kentsel Dönüşüm Yasasında yapılan değişiklik ile artık birçok şeyin değişeceği inancını taşıyorum.
Türkiye’nin en önemli konusu olan Terörden sonra acil olarak ihtiyaç duyduğu, bana göre en önemli konusu Kentsel Dönüşüm ile güvenli ve nitelikli binalara kavuşma imkânına sahip olacağız. Deprem gerçeğini fırsat gerçeğine dönüştürmeden, çözümsel bir anlayış ve yaklaşımla tüm beklentiler gerçeğe dönüşür.
İstanbul’un 7 şiddetindeki bir depremde çok büyük bir yıkım yaşayacağı ve bu nedenle gerekli önlemler alınmaz ise vahim sonuçlar yaşanacağı bir gerçektir.
Bugüne kadar süreci tıkayan pek çok nedenden, yanlış uygulamalar ve süreçten dolayı Kentsel Dönüşüm yavaş ilerlemiştir.
6306 Sayılı Kentsel Dönüşüm Yasasındaki yapılan değişiklikler ile yatırımcıların ve konutunu yenilemek isteyenlerin önündeki bir çok engel kalkmış durumdadır.
Devletimizin bütüncül bir anlayışla başlattığı Kentsel Dönüşüm sürecinin uygulamasında zaman içerisinde eksiklikler olduğu görülmüş ve bu nedenle yapılan değişiklikler ile süreç şimdi daha gerçekçi ve uygulanabilir bir hale geliyor. Yapılan değişiklik ile yapı stokunun %65’i depreme dayanıksız ve ruhsatsız olan bölgeler de artık “RİSKLİ ALAN” olarak belirlenecektir. Bu sayede tek bir bina ile uğraşma bitmiş, olması gereken ada ve bölge bazlı dönüşümlerin önü açılmış olacak. Riskli alan ilan edilebilmesi için en az 15 dönüm zorunluluğunun kaldırılması, daha büyük projelerin geliştirilmesinin önünü açmıştır.
Şehir planlamasını bütüncü bir anlayış ile yapmak, gelecek kuşaklara daha sağlıklı, kaliteli, kimlikli yaşam alanları bırakmak için Kentsel Dönüşüm kaçırılmayacak bir fırsat olup iyi değerlendirmek gerekmektedir.
Kentsel Dönüşümde yaşanan en büyük sorunlardan biri de 3/2 çoğunluğa ulaşılmasına rağmen binanın yıkılmaması nedeni ile süreç tıkanmıştır. Değişiklik sayesinde 3’te 2 çoğunluk ile yıkım şartı aranmadan artık karar alınabilecektir. Çünkü karara katılmayan 3’te 1 arsa payının açık artırma ile satılması için binanın yıkılmış olması şartı ortadan kaldırıldı. Ayrıca karara uymayıp binayı terk etmeyenlerin 60 günden az olmayan tahliye süreci sonunda doğalgaz, elektrik, su hizmetleri de durdurulacaktır. Tahliye süreci dolduğunda maliklerin anlaşması da beklenmeyerek, kolluk kuvvetleri desteği ile mülki amirler tarafından yıkımlar sağlanacaktır. Tüm bu düzenlemelerle artık, evlerini boşaltmayanlar nedeniyle hem kat maliklerini hem de müteahhitleri zor durumda bırakan bu durum önlenmiş olacak.
Aylar boyunca yıkılmayan binalar daha hızlı yıkılabilecek ve hemen yenileme sürecine girilebileceği gibi, inşaata başlayamadığı her ay için kira yardımı yapmaya devam eden müteahhitlerin mağduriyeti de giderilmiş olacaktır.
Hak sahiplerinin vefat ettiği mülklerde mirasçıları bulmak için süreç tıkanıyordu. Yapılan değişiklik ile tapuda kayıtlı malik vefat etmiş ise mirasçılık belgesi çıkarmaya, kayyum atamaya veya yine tapudan son kayıtlı malik adına işlem yapmaya bakanlığın yetkili olması sürecini daha da hızlandıracaktır.
Kentsel Dönüşüm ülkemiz, ekonomimiz ve insanımız için zorunlu bir süreçtir. Geçmişten gelen çarpık kentleşme sorununun çözülmesi, sosyal donatılardan yoksun yaşam alanlarının yeniden yaratılması, kentlerimizin kültürümüze ve milli mimarimize sahip çıkarak çağdaş yapılara kavuşmak için yasa çok iyi değerlendirilmeli ve bu konuya MİLLİ DAVA anlayışı ile bakılmalıdır.