0

Biz unutsak da deprem kendini unutturmuyor

Daha çok yakın zamanda İzmir Sisam depremini ve çok üzücü acı olayları hep beraber yaşadık. Hep söylüyoruz: Türkiye bir deprem kuşağı ülkesi ve bizler depremle yaşamayı öğrenmek ve hazırlıklı olmak durumundayız.

Jeoloji konusunda çok tecrübeli bilim insanlarına sahibiz. Coğrafyamızın tüm özelliklerini, zemin yapımızın nasıl olduğunu da çok iyi biliyoruz. Geçtiğimiz son 21 yıl içinde çok acı olaylar yaşadık. Eşimizi, dostumuzu, yakınlarımızı ve vatandaşlarımızı depremde yıkılan binaların altında kaybettik.

21 yıldır yapı stokumuzun ne kadarının yenilenmesinin veya güçlendirilmesinin gerektiğini söylüyoruz, yazıyoruz ve artık biliniyor. Yaşadığımız bu coğrafya deprem kuşağı üzerinde olduğuna göre bu zamana kadar yapılandan çok daha hızlı binalarımızı yenilemek veya güçlendirmek zorundayız. Adeta doğa, unutsak veya kulak arkası yapsak da depremlerle kendini unutturmuyor.

Daha birkaç gün önce Çorum’da, akabinde Muğla Datça’da 5,1 şiddetinde deprem oldu. Datça’da yaşanan deprem çevre ilçelerde ve Yunanistan’da da hissedildi. Hatırlayınız ki, beklenen İzmir depremi olmamasına rağmen 57 km açıkta olan bir deprem, İzmir’de ciddi hasarlar yarattı ve 100’ün üzerinde vatandaşımızı 3 binanın enkazı altında kaybettik.

Olan Sisam depreminde binlerce ağır veya orta hasarlı bina olarak durmakta ve binlerce bina da yıkılacak durumda. Sanki bir daha deprem olmayacakmış gibi vatandaşlarımız ve ilgili kurumlar duyarsız kalmaktadır.

Bilinmesi gereken bir gerçek var ki, her bir sarsıntı binalarımızda bizim göremeyeceğimiz tahribatlar, binaların taşıyıcı sistemlerinde çatlaklar yapabilmektedir. Her bir sarsıntı da bu tahribatları ve can güvenliği riskini arttırmaktadır. Kafamızı kuma gömmenin bir anlamı ve faydası olmayacaktır. Kulak arkası ederek olabilecek gerçekleri bertaraf edemeyiz. Adeta, bile bile olabilecek, yaşanabilecek olan olumsuzluklara davetiye çıkartılıyor.

Bugün hangi ilimizde, ilçemizde, mahallemizde can ve mal riski taşıyan binaların olduğu adedi adedine kadar biliniyor. Yavaş davranarak daha fazla can kayıpları ve üzüntü yaşanır. Mutlaka bir depremde veya doğal afette binalar yıkılıp can kayıpları yaşandıktan sonra mı binalar yenilenecek. Buna bile bile lades denir.

Bu nedenle bu konuya tekrar dikkatinizi çekmek istiyorum. İlgili idareler ve vatandaşlar sürece mutlaka dahil olmalı, hep beraber taşın altına elimizi koyarak süreci hızlandırmak mecburiyetindeyiz. Hiç kimse depremin ne zaman olacağı hakkında sözleşme yapmadı. Bilinen bir gerçek var ki o depremler olacak. Mal canın yongası ama can olmadan malın hiçbir anlamı olmaz.

Bu nedenle vatandaşlarımız ve ilgili idareler bu konuda hassas olmalı. Gerçekleri örtbas ederek, kulak arkası yaparak can ve mal güvenliğimizi sağlayamayız.

Unutmayalım ve unutturmayalım.

admin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir