Deprem kuşağı üzerinde bulunan ülkemiz için son zamanlarda sürekli binaların güvenliğinden bahsediyoruz. Oysa bina güvenliği kadar gözden kaçırdığımız diğer bir konu ise deprem toplanma alanları.
99 Marmara Depremi’nden sonra belirlenen toplanma alanlarının akıbeti belirsiz. Bu alanların bazılarının yapılaşmaya açıldığını duyuyoruz, görüyoruz.
Depremde binalar ne kadar önemliyse can ve mal güvenliği açısından toplanma alanları da deprem sonrasında insanlarımızın selameti için çok önemli.
Olası bir deprem sonrasında artçıların devam ettiği süreçte vatandaşlarımızın can güvenliğini sağlayabilecek, ihtiyaçlarını sağlayabilecekleri büyük alanlara gerek var.
Her gün büyük bir panik içerisinde beklediğimiz Marmara Depremi, İstanbul için çok önemli. 16 milyonluk metropol bir şehirde beklenen bir deprem anında vatandaşlarımızın toplanabileceği alanlar tespit edilmişti.
Vatandaşlarımız deprem sonrasında belki burada saatler, günler boyunca kalacaklar. Kendi kişisel ihtiyaçlarını giderebilecekleri duşundan tuvaletine, yatma imkânlarına varıncaya kadar her türlü fiziki ihtiyaçlarını sağlayacakları araçlar işte bu toplanma alanlarına yerleştirilecek.
İşte bu yüzden kamusal alan olma özelliğine sahip deprem toplanma alanlarının hiçbir şekilde imara açılmaması ve hiçbir şekilde de inşaat çalışmaları için satışının öngörülmesi gerekiyor. Zaten kısıtlı sayıda olan bu toplanma alanlarımız, doğal afette toplanma alanları olarak kalmalıdır.
Deprem anında binaların güvenliği ne kadar önemliyse deprem anında ve sonrasında da vatandaşlarımızın can güvenliği açısından belirli bir süre kalmalarını sağlayacak olan toplanma alanları çok önemli. Belediyelere bu anlamda büyük görevler düşüyor.
Toplanma alanlarının adedini azaltmak yerine özellikle metropol bir şehir olan İstanbul’da toplanma alanlarının sayısının artması şart. Zaten her yer beton. Her yeri beton yapmak bir şehri kimlikli yapmaz.
Bu nedenle belirli çevrelerde mutlaka insanlarımızın can ve mal güvenliği açısından orada zamanlarını geçirebilecekleri, sağlıklı yaşam alanlarının oluşturulması ihtiyacı doğuyor.
Deprem anında İstanbul’un Silivri’den Tuzla’ya kadar kıyısı olan ilçeleri, depremden birinci derecede etkilenecek yerler olacak. Denizi olmayan ama yapı stokunun fazla ve kalitesiz olduğu ilçeler de depremden büyük ölçüde etkilenecektir.
Bu yüzden bir an önce deprem toplanma alanlarının arttırılması gerekiyor.