Unutmamamız gereken bir şey var ki o da “Deprem değil, bina öldürür” gerçeği.
Bunun örneklerini de devamlı yaşıyoruz. En son örneğini acılarımız ile İzmir’de yaşadık. Yıkıcı bir deprem şiddeti olmamasına rağmen, zemin yapısının yumuşak bir zemin olması nedeni ile 25 yıl önce yapılan binalar çöktü ve vatandaşlarımızı kaybettik.
Yaptığımız tespitlerde, mevcut zemin yapısına uygun binaların yapılmadığını, aynı zamanda kullanılan betonun mukavemetinin zayıf olduğunu, donatı eksikliği ve işçilik hatalarının yanı sıra yıkılan bazı binalarda zemin katlarında kolon kaldırıldığını, inşaat yapılır iken yapılması gereken kontrollerin yapılmadığını gördük.
Bölge zemini yumuşak ve sıvılaşmaya müsait bir zemin yapısı olmasından dolayı, yapılan binaların temel ve taşıyıcı sisteminin bu zemin yapısına uygun olmayan binalar olduğuna şahit olduk.
Son olay, esasında beklediğimiz İzmir depremi olmayıp, Sisam depremidir. Şiddeti de yıkıcı bir deprem şiddeti olmamasına rağmen, zemin büyütmesinden kaynaklı ve yukarıda bahsettiğim nedenlerden dolayı can ve mal kayıpları olmuştur.
***
Bundan 2 yıl önce bu konuya dikkat çekmek için, İzmir’de acilen 40 bin binanın yenilenmesi gerektiğini ifade etmiştik. Bu kadar uyarılarımıza rağmen, maalesef geçen bunca zamanda hiçbir şey yapılmamış.
Yaptığımız incelemelerde maalesef yıkılan binalar hakkında 2012 ve 2018 yıllarında ilgili belediye tarafından tutanak tutulmuş ve o tutanakta binaların ve zemininin kötü olduğu belirtilmiş. Bina sahiplerine bu tutanak tebliğ edilmesine rağmen bina sahipleri maalesef can ve mal güvenliği taşımayan oturdukları binalar ile ilgili bir çalışma yapmamışlardır.
İlgili belediye de can ve mal güvenliği açısından riskli olabilecek binalar ile ilgili tebliğ yapmakla kalmış, süreci takip etmemiş ve kaderlerine terk edilmiştir.
***
Hâlbuki belediyelerin İmar Kanunu’na göre; (Madde 39-Bir kısmı veya tamamının yıkılacak derecede tehlikeli olduğu Belediye veya Valilik tarafından tespit edilen yapıların sahiplerine, tehlike derecesine göre bunun izalesi için Belediye veya Valilikçe 10 gün içinde tebligat yapılı. Yapı sahibinin bulunmaması halinde binanın içindekilere tebligat yapılır. Onlar da bulunmazsa tebligat varakası tebliğ yerine kaim olmak üzere tehlikeli yapıya asılır ve keyfiyet muhtarla birlikte bir zabıtla tespit edilir. Tebligatı müteakip süresi içinde yapı sahibi tarafından tamir edilerek veya yıktırılarak tehlike ortadan kaldırılmazsa bu işler Belediye veya Valilikçe yapılır ve masrafı yüzde 20 fazlası ile yapı sahibinden tahsil edilir. Alakalının fakruhali tevsik olunursa masraf belediye veya valilikçe bütçesinden karşılanır. Tehlike durumu o yapı ve civarının boşaltılmasını icap ettiriyorsa mahkeme kararına lüzum kalmaksızın zabıta marifeti ile derhal tahliye ettirilir.)
Yazıya gelecek hafta devam edelim.