Geçirdiğimiz son 10 aylık süreçte ekonomi , istihdam, üretim ve tüketim alanlarında olumsuzluklar olmasına rağmen kazanımlarımız da oldu.
Bu pandemi sürecinde hiç önemsemediğimiz çok basit şeylerin bile ne kadar anlamlı ve değerli olduğunun farkına vardık. Keşke bu süreç yaşanmasaydı ve tanıdıklarımızı, eşimizi, dostumuzu kaybetmeseydik de yine o basit gibi görünen ama çok değerli olan şeylerin farkına varabilseydik .
Geçmişte yaşananlara baktığımızda da buna benzer olaylar, savaşlar, sapkınlıklar, aşırılıklar yaşandığında insanoğlu büyük kayıplar vermiş ve zorlu süreçlerden geçmiştir. Mukaddes kitabımızı okuduğumuzda da Yaradan, insanoğlunun aşırılıkları ve sapkınlıkları karşısında, onların doğru yola dönmesine sebep olaylar yaratmıştır.
***
Son birkaç yüzyılda bile insanoğlu, çok büyük olaylar ile karşı karşıya kalmış, bu olaylar karşısında çıkardığı dersleri maalesef yine unutmuştur.
Gelişen sanayileşme ile bu cennet dünyamızı, her geçen zaman içerisinde çevre kirliliği ile yaşanmaz hale getiren insanoğlu, bugün de kuraklıkla karşı karşıya kalmıştır.
Vahşi kapitalizm ve sanayileşme, insanoğlu için yaşam yuvası olan dünyayı yaşayamayacağı, huzur bulamayacağı, sağlıksız bir yaşam yuvası haline getirmiştir. Farkına varmadan bu girdabın içinde, ruhsuz bir makinanın parçaları gibi insanoğlu işlevsel bir hale gelmiştir. Değerlerinden, duygularından uzaklaşmış hatta unutmuştur.
Modern hapishaneler içinde, robotik yaşam şekli ile yaşamaya başlamış, hava kirliliğinden çevre felaketlerine, iklim değişikliklerinden çölleşmeye varıncaya kadar bu olumsuz koşulları yaratan, üzülerek ifade edeyim ki İNSANOĞLU!!! Yaşadıklarını çok kısa sürede unutabiliyor, iş işten geçtikten sonra ahlanıp vahlanıyor.
***
Dünyadaki tüm ülkeler kendi değerlerinden, kültürlerinden uzaklaşmış ve hemen hemen her ülkede insanlar arasında huzur kalmamış, hep bir kargaşa ve kavga ortamları oluşmuştur.
Geçirdiğimiz bu pandemi sürecinde, aileler birbirleriyle daha fazla vakit geçirmeye başladı. Yaşam alanlarının ne kadar mutlu olup olmadıklarını inceleme fırsatı buldular. Hiç önemsemedikleri şeylerin ne kadar değerli olduğunun farkına vardılar. Çok basit gibi görünen ama insanoğlu için çok önem arz eden değerlerin farkına varıp; sağlığın, beşeri ilişkilerin, arkadaşlığın, dostluğun, aile ile beraber yemek yeme özleminin, dışarda temiz havanın, yürümenin ne kadar önemli olduğunun, güneşin doğuşunun ve batışının ne kadar güzel olduğunun, hislenmenin, duygulanmanın, özlemin, sevginin, saygının ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlamaya başladı.
***
İnsanlar, artık dört duvar arasında hapis hayatı yaşadığının farkına vararak özlem duydukları bir yaşamı arıyor. Doğanın, toprağın ve yeşilin, topraktan gelip toprağa gideceğinin farkına vardı. Artık modern hapishanelerin ve robotik yaşam tarzının mutlu olmaya yetmeyeceğini anladı.
Doğayla iç içe olabileceği, elini ayağını toprağa sürebileceği, ihtiyaçlarını karşılayabileceği fiziki ortamın ihtiyacını hissetti. Özellikle büyükşehirlerde yaşayan insanlar arsa ve arazi arayışına girdiler. Esasında var olan ama farkına varamadıkları yaşam tarzına geçmeye başladılar.
Bu nedenle özellikle İstanbul, Ankara, Antalya gibi büyük illerde vatandaşların bu talepleri karşısında, arsa ve arazi fiyatları artışa geçti.
***
Artık dünya eskisi gibi olmayacak maalesef. Yeni dünya düzeninde pandemi gibi yeni süreçlerin yaşanacağını görüyoruz. Bundan sonra insani değerlerin yaşanabileceği toprak ve çevre ile barışık yaşam çevreleri daha da önem kazanacaktır.
Özellikle yerel idarelere büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. Vatandaşların bu taleplerini yerine getirebilecek araziler geliştirilmeli ve imar planları yapılması zorunlu olmuştur.
Dolayısıyla yeni dünya düzenine göre; uzun vadeli planlama yapılarak, aynı zamanda ‘’ÖZE DÖNÜK ZİHİNSEL DÖNÜŞÜM’’ü de yaparak huzurlu, sağlıklı, çevre ile barışık bilinçli yaşam çevreleri oluşturmak durumundayız.