Daha önceki bir çok yazımda da belirtiğim gibi, Türkiye’nin terörden sonra en önemli konusu olan Kentsel Dönüşüm ile ilgili Belediyelere ciddi görevler ve sorumluluklar düşmektedir.
Anayasanın 23.maddesinde de belirtildiği üzere Devlet vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak zorundadır. Vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak için de Devletimiz gerekli önlemleri, çalışmaları ve yasaları Yüce Meclisinden geçirmektedir. Çıkartılan bu yasaları uygulamak da tüm Resmi Kurumlara, Üniversitelere, STK’lara, Yerel İdarelere ve vatandaşa düşmektedir.
Türkiye’nin en önemli konusu olan Kentsel Dönüşüm Yasası ile ilgili maalesef Yerel İdareler, Yasanın yürütülmesinde, uygulanmasında ve hayati önem taşıyan bu konularda gerekli olan çalışmayı yeterince hızlı yapmamakta ve konunun hassasiyetini dikkate almamaktadır. T.C Anayasasına göre yasalaşmış olan kanunlar da yoruma açık ve keyfiyete göre uygulanmamalıdır.
Bilime, ilime, hesaba inanıyor ve bu yönde çalışmalar yapılarak vatandaşın ikamet ettiği konut Riskli olarak tespit edildi ve tescil edildi ise, Anayasanın 23. maddesinin zorunluluğu da göz ardı edilmemelidir. Vatandaşa muafiyetler, indirimler, harç muafiyetleri var ise Belediyeler de bu yasaya uymak zorunda olup vatandaştan harç almamalıdırlar.
Hatta ve hatta mağdur olan vatandaşı daha fazla mağdur etmemelidirler. Zaten vatandaş yıllarca oturduğu meskenini Riskli Yapı olduğu için yenilemek zorunda kalarak bir an evvel sağlıklı binasına kavuşmak en doğal hakkıdır.
Bugün, Tapu kayıtlarına Riskli Bina olarak tescil edilen binalarda hala Bakanlık, yetkili idare ve Belediyeler Riskli binalarda oturulmasına göz yummakta ve suç işlemektedirler. Olası bir doğal afet sonucunda Riskli olan bu binalarda acı durumlar ile karşılaşılırsa bunun sorumluluğu ve vebalini kim üstlenecek?
Belediyelerdeki en büyük problem, proje tasdiklerinin uzaması ve inşaat ruhsatlarının yeterli hızda verilmemesidir. Vatandaş binasını yenilemek için her türlü zorluğa ve büyük mali sorumluluklar altına girerek hazırlattıkları projeler, maalesef aylarca Belediyelerde onayda bekletilmektedir. Bu kadar hassasiyeti olan Kentsel Dönüşüm ile, bina yenilemelerindeki projelerin tasdikinin uzaması, inşaat ruhsatlarının aylar sonra verilmesi vatandaş daha da mağdur olmaktadır. Belediyeler tarafından 15-20 gün içinde verilmesi gereken inşaat ruhsatları bugün git haftaya gel mantığı ile maalesef 10-12 ay gibi uzun bir sürede vatandaşa verilmektedir. Devlette hizmet süreklilik arz etmeli, elemanın olmaması veya izinli olması hizmetin aksamasına sebep olmamalıdır. Hayati önem taşıyan bu konuda, riskli yapılar ile ilgili projelerin onaylanması ve inşaat ruhsatının en hızlı şekilde verilmesi gerekmektedir. Proje müellifleri de teknik kişi, belediyelerde onaylayanlar da teknik kişi. Burunlarından kıl aldırmayan bir tavırla meslektaşlarını bu kadar hakir görmek, meslek kişiliğine yakışmaz kanaatindeyim.
Özellikle Riskli Tescili yapılan binaların yeniden yapımı için işlemlerin ve muamelelerin ve bürokratik birçok işlem hızlandırılmalıdır. Zaten projeler meslek odalarında ve Denetim firmalarınca inceleme ve onaydan geçiyor. Bu kadar ufak tefek şeyler için proje mükelleflerini ve mağdur olan vatandaşı daha fazla sıkıntıya sokmanın bir anlamı yoktur kanaatindeyim.
Bu nedenle tüm Belediyelerin bu konuda gerekli hassasiyeti göstermeleri ve bünyelerinde Kentsel Dönüşüm ile ilgili Proje onay ve tasdik birimlerinin acilen devreye alınması ve bürokratik işlemlerin azaltılması gerekmektedir.
Saygılarımla,
Nihat ŞEN
Mimar & Kentsel Dönüşüm Uzmanı