Yıllar sonra anlıyoruz, eski dönem yaşam tarzının, yaşam alanının, mimarinin, doğal çevrenin, tarımın sağlıklığını ve güzelliğini. Hep eski fotoğraflara veya az kalmış eski binalarımıza, sokaklarımıza, şehrimize bakarak dövünürüz ve üzülürüz. Keşke hep eskisi gibi kalsaydı, korunsaydı diye konuşuruz. Sadece konuşuruz.
Çok azımız o eski değerlerimizin bizim için ne kadar önemli ve sağlıklı olduğunu anlamış ve yaşatmaya çalışıyoruz. Modernleşen, hızla gelişen kentleşmeler sayesinde, köklerimizden bilinçsizce kopmuş ve akın etmişiz bizi yutan modern hapishanelere.
Vaktin nasıl geçtiğini, nasıl yaşlandığımızı, çocuklarımızın ne çabuk büyüdüğünün farkına varamamışız.
Kendimizden farkında olmadan birçok şeyi kaybetmişiz bu vahşi hayatta.
Sağlığımızı, ruh halimizi, değerlerimizi farkında olmadan kaybetmişiz. Acı olaylar yaşandıktan sonra farkına varmışız neleri kaybettiğimizin.
Şimdi anlıyoruz kültüründe yetiştiğimiz, büyüdüğümüz evlerimizin ne kadar sağlıklı olduğunu,
Şimdi anlıyoruz doğal olarak üretilen gıdanın ne kadar sağlıklı olduğunu,
Şimdi anlamışız Allah’ın yarattığı canlı cansız her şeyi bir sebeple yarattığını, Şimdi anlamışız doğanın dengesini kendi kendine sağladığını,
Şimdi anlamışız temiz havanın ciğerlerimiz için ne kadar önemli olduğunu,
Şimdi anlamışız kimyasal gübresiz tarımın sağlığımız için ne kadar önemli olduğunu,
Şimdi anlamışız dostluğu, arkadaşlığı, komşuluğu, paylaşmayı,
Şimdi anlamışız ana baba özlemini,
Şimdi anlamışız yaşadığımız evlerimizde nefes alan duvarların sağlığımız için önemli olduğunu…
Bir toplum değerleri ve kültürü ile bir ve beraber olur.
Yaşatılır ise doğa ve kültürler huzur bulur.
Köklerimize, tarihimize, geleneğimize ve göreneğimize, adetlerimize, kültürümüze sahip çıkarak, hızla gelişen bu dünyada sağlıklı, kimlikli kendine yeten bir ulus oluruz.
Müsaade etmeyelim dönen bu vahşi girdabın tüm değerlerimizi yutmasına.
Gömmeyelim kafamızı kuma, tıkamayalım kulaklarımızı, kapatmayalım gözlerimizi gerçekleri görmemeye ve değerlerimizin, kültürümüzün unutulmasına müsaade etmeyelim.
Dönelim artık özümüze.
Özümüze dönük ZİHİNSEL DÖNÜŞÜM’ü hep beraber yapalım.
Eğer başarabilirsek ZİHİNSEL ÖZE DÖNÜŞÜM’ü, daha yaşanılabilir bir çevre, daha sağlıklı bir ortam ve dünyaya kavuşuruz.